İSTANBUL BOĞAZI’NIN EFSANESİ
İstanbul Boğazı olarak bilinen Bosphorus efsanesi Yunan mitolojisine dayanır. Bazı mitlerde Poseidon’un oğlu olarak bilinen Kral Byzas efsaneye göre Yunanistan’ın Megara kentinde yaşayan Kral Byzas, bazı nedenlerden dolayı Yunan yarımadasını terk eder. Kral Byzas yeni şehrini kurmak için Delfi tapınağının kâhinine danışır kâhin “Körler ülkesinin karşısına ”der.
Byzas halkıyla beraber İstanbul Boğazı’nı geçer ve Khalkedon’a yani bugünkü Kadıköy’e gelir. Kral Byzas Kadıköy’den Sarayburnu’nun konumunu fark eder ve büyülenir. “Körler ülkesi burası olmalı” der. “Bu kadar iyi bir konum varken buraya şehir kuranlar ancak kör olabilirler” diyerek o tarafa geçiş yapar.
Böylece dünyanın en eski kentlerinden birisinin temeli atılmış olur.
Gelelim Bosphorus adının nereden geldiğine. Kral Byzas’ın soyu Yunan mitolojisinde tanrı ve tanrıçalara dayanıyor. Nehirler tanrısı İnahor’un kızı olan İo, Byzas’ın anneannesi ve Hera tapınağının rahibesidir.
İo efsaneye göre tanrıların kralı olan Zeus ile aşk yaşar. Zeus ve İo bir gün beraberken, Zeus’un asıl eşi Hera durumu anlar. Hera, İo’yu boynuzlu bir ineğe çevirir. Hera daha sonra İo’nun başına bir sinek musallat eder ve İstanbul Boğazı’nın Bosphorus hikayesi tam bu noktada başlar.
Yine efsaneye göre İo sinekten kurtulmaya çalışırken dağları, ovaları ve kıtaları aşar ancak bir türlü kurtulamaz. Bir gün bir vadiye denk gelir bu vadi İstanbul Boğazı’dır. İo vadiyi tam geçerken sular dolar ve İstanbul Boğazı oluşur.
Boğaz’ın adının oluşmasına şöyle derler; Greeekçe “boos” inek, “foros” ise geçit demektir. Eski Yunancada inek geçidi Bosphorosus demektir. İstanbul Boğazı da İngilizcede Bosphorus olarak benzer bir şekilde ifade edilir.
HALİÇ GOLDEN HORN – ALTIN BOYNUZ EFSANESİ
Haliç’e Golden Horn denmesi de aslında bu efsane ile bağlantılıdır. Fakat Golden Horn ile ilgili benzer olan birkaç efsane vardır.
Altın boynuz ile ilgili olan bu efsanede İo sinekten kaçarken başını sürekli sağa sola sallar. Boynuzunu oradan oraya vuran İo toprağı birbirinden ayırır ve derin yarıklar oluşturur. Bu yarıklardan birisi de Haliç’tir. Boynuzu altın renkli olduğu için Haliç’e Golden Horn (Altın Boynuz) denmiştir.
İo kıyıya çıkınca bir kız çocuk dünya getirir ve adına Keroessa der. Bu isim zamanla kısalır “keros” olarak kalır. “Keros” boynuz anlamına gelir.
Eski İstanbul’da Roma İmparatorluğu zamanında Boğaz’dan geçen altın yüklü gemilerin Haliç’te battığı efsaneler arasında yer alır. İsmin buradan da gelmiş olabileceğine dair söylentiler bulunur. Define avcıları pek çok kez Haliç sularında altın aramış ve hatta bulanlar da olmuştur.
Haliç’e yukarıdan bakıldığında boynuz şeklini görebilirsiniz. Özellikle Pierre Loti tepesine çıkma fırsatı bulursanız gün batımında nasıl altın gibi parladığına şahitlik edebilirsiniz.
Roma İmparatorluğu’ndan kalma bir rivayete göre, Anadolu yakasında Büyük Çamlıca Tepesi’nden İstanbul’a bakarsanız kartala benzediğini görebilirsiniz. Bu ayrıntı haritada daha net anlaşılır. Asıl önemli ayrıntı ise Haliç bu kartalın ağzındaki yılandır!