Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr – Fransızca öğretmenliğinden mezun olan Kadriye Uysal Yahiaoui, şimdilerde özel bir şirkette çalışıyor ve 22 yaşından bu yana seyahat ediyor. Çocukluğunda babasıyla izlediği belgesellerde gördüğünden beri Hindistan‘a gitmek hayaliydi. Varanasi’nin hem psikolojik anlamda, ölü yakımı ritüelleri, insan yiyen kabileleri gibi hem de hijyenik anlamda Hindistan’ın en zor şehri olduğunu bildiği için Varanasi şehrini 2. kez gittiği Hindistan seyahatine bırakmıştı. Ancak şehirde göreceklerinin, belgesellerden farklı olacağından haberi yoktu.
İnsanların bu şehre ‘ölmek’ için geldiklerini söyleyen Kadriye, “Hindular reenkarnasyona inanıyorlar. 7 kez dünyaya geleceklerine inanıyorlar. Bir diğer hayata hangi bedende(sakat, hastalıklı vb.), hangi sosyal sınıfta gelecekleri bir önceki hayatlarının karmasına bağlı iyi bir insan iseler bir sonraki yaşama zengin, sağlıklı olarak geliyorlar, günahkar iseler bir sonraki yaşama yoksul, sakat olarak geliyorlar. İşte bu karmayı döngüsü kırmanın tek yolu Varanasi ‘de ölmek ve tanrıya kavuşmak ve sonsuza kadar onun yanında kalıp, bu yoksul ve adaletsiz dünyaya bir daha gelmemek. Yani tüm çabaları bu dünyaya asla bir daha gelmemek” diyerek şu ifadeleri kullandı:
“Varanasi’de sayısız ‘ölüm oteli’ var. Çok fakir insanlar bile memleketlerinden gelip günlüğü belki bir cent kadar bile ucuz olabilen bu otellerde ölmeyi bekliyorlar. Kendisini çok yaşlı, hasta hissedenler acilen gelip gerekirse sokaklarda yaşamaya başlıyorlar burada ölebilmek için. Gece gündüz cenaze yakılıyor ve 24 saatte yaklaşık 900 cenaze yanıyor. Havaalanına iner inmez sizi bir köz, kül kokusu yakalıyor. Şehrin üstü gri bir dumanla kaplı.”
Hinduların cennete ulaşmak için yakılmaları gerektiğine inandıklarını dile getiren Kadriye, “Bizde ölümler bir veda bir matem iken, onlar ölen kişiyi yakım alanına sokarken gülüyorlar, eğleniyorlar hatta bazı aileler çalgı çalıp dans ediyorlar. Daha duygusal olduğu için Hindu kadınlarını cenaze yakılan yere almıyorlar çünkü ağlamayı yasaklamışlar. Turist kadınlar girebiliyor. Bu yasağın sebebi ağlamanın yasak olması. Eğer ağlarlarsa cenazenin ruhu bu dünyada kalır ve tanrı Şiva’ya kavuşamaz”bilgisini paylaştı.
Aghori Kabile üyesi
‘İNSAN KEMİKLERİNİ KOLYE GİBİ AKSESUAR YAPIYORLAR’
Aghori kabilesinin de dünya genelinde gizemli ve sıra dışı ritüelleriyle tanınan bir topluluk olduğuna değinen Kadriye, “Aghorilerin sadece Varanasi’de yaşadıklarını biliyordum. Bu şehri seçme sebeplerimden biri buydu. Ganj Nehri’nin şehri ikiye böldüğünü düşünürsek Aghoriler, Hinduların cenazelerini yaktığı nehir kıyısının tam karşı kıyısında yaşıyor. Hindular bütün cenazeleri yakmıyorlar. Ölen çocuklar, din adamı sadular, hamile kadınlar, kobra sokmasından dolayı ölen insanlar ve zehir içerek intihar etmiş insanlar… Bu kişilerin yakılması yasak, dolayısıyla yakılmadan nehre atılıyorlar. Aghoriler ile karşılaşmak için onların kamplarına, karşı kıyıya gidecektim ancak cesaret edemedim. Dolayısıyla onların bizim kıyıya gelmesini bekledim. Bizim kıyıda bir Aghori ile konuşurken diğer Hintlilerin yani Aghori olmayanların ona ‘baba’ diye hitap ettiğini fark ettim. Hindistan’da bu bir saygı sözcüğü. Buna çok şaşırdım çünkü Aghoriler Hinduizm dinine tabii olduklarını söyleseler de Hindu din bilginleri onları dinden aforoz ediyorlar. Gerekçeleri ise Hinduizm hayvan eti yemeyi bile yasaklarken Aghorilerin insan etide yemesi, rahipleri bunu demesine rağmen Aghori olmayan Hinduların her şeye rağmen Aghorilere saygı duyması beni çok şaşırttı. İnsanlar Aghorileri kabul etmiş durumda ve dışlanmıyorlar. Bu durum benim Hindistan’a bakışımı çok değiştirdi. Sonsuz bir anlayış içindeler, az önce nehre bıraktığınız bir yakınınız Aghoriler tarafından yenebilir ama yine de tepki göstermiyorlar” diyerek şu bilgileri paylaştı:
‘YÜZDE 80’İ ÇÖPÇATANLIK OFİSLERİ SAYESİNDE EVLENİYOR’
“Özellikle yanan insanları izlediğim ilk iki gün kendime gelemedim, çekim yapamadım, uyuyamadım ve yemek yiyemedim” diyen Kadriye, “Hindistan’ın başka şehirlerini gezerken temiz restoranlarda çok lezzetli yemekler yiyip 20 günde 5 kilo almıştım ama Varanasi şehrinde bundan çok daha fazlasını kaybettim. Sadece muz ve salatalık yiyerek beslendim, ayrıca bolca su içtim. Bunun dışında başka bir tiksinti sebebim, yaşlı birçok din bilgininin çırılçıplak gezmesi idi. Bu da Hindistan’ın tezatlarından biri. Normalde açık giyinmek bir tabu iken din bilgini sadular, çırılçıplak gezebiliyorlar. Çıplak gezme sebepleri maddeyi reddetmeleri. Bu saduların bir evi yok, orada meydanda bir halı, bir tente altında sadece Tanrı’ya ibadet ediyorlar, akşama kadar meditasyon yapıyorlar, kıyafet dahil mal varlıkları yok, eşleri ve çocukları yok. Çünkü cinselliği de reddediyorlar ve asla bir kadınla birliktelik yaşamıyorlar. Halkın sadakasıyla geçiniyorlar” diye konuştu.
Ülkede şaşırdığı bir başka şeyin de Hintlilerin belki de yüzde 80’inin çöpçatanlık ofisleri sayesinde evlenmesi olan Kadriye, “Zenginler ve hatta yurt dışında eğitim görmüş Hintliler de bu şekilde evleniyor çünkü kadın erkek ilişkileri halen Hindistan’da bir tabu. Öncelikle bu ofislerin ellerinde çeşitli kataloglar var, kadın veya erkek adaylar oraya başvuruyor; resimlerini, boy, kilo, göz rengi, meslek, kast, din, hobilerini ve aradıkları adayın özelliklerini belirtiyor. Ajans, uyan adayları eş arayan kişiye sunuyor ve bir buluşma ayarlıyor. Bu ajanslara kayıt ücreti 300 dolar (yaklaşık 12 bin lira), size uygun bir eş bulurlarsa ve nişanlanırsanız 3 bin dolar daha ödüyorsunuz. Nişan sürmez ayrılırsanız 3 bin dolar (yaklaşık 122 bin lira) geri ödeniyor ama 300 dolar kayıt ücreti yanıyor. Geri ödenmiyor. Benim tandığım İngiltere’de eğitim görmüş bir iş insanı bu şekilde 3 gün 3 gecelik bir düğünle rüya gibi bir düğün yaptı. Ajansın ona sunduğu eş adayı din, kast hatta kariyeri bile aynı olan bir kadındı” dedi.
Ülkede şaşırdığı bir başka şeyin de Hintlilerin belki de yüzde 80’inin çöpçatanlık ofisleri sayesinde evlenmesi olan Kadriye, “Zenginler ve hatta yurt dışında eğitim görmüş Hintliler de bu şekilde evleniyor çünkü kadın erkek ilişkileri halen Hindistan’da bir tabu. Öncelikle bu ofislerin ellerinde çeşitli kataloglar var, kadın veya erkek adaylar oraya başvuruyor; resimlerini, boy, kilo, göz rengi, meslek, kast, din, hobilerini ve aradıkları adayın özelliklerini belirtiyor. Ajans, uyan adayları eş arayan kişiye sunuyor ve bir buluşma ayarlıyor. Bu ajanslara kayıt ücreti 300 dolar (yaklaşık 12 bin lira), size uygun bir eş bulurlarsa ve nişanlanırsanız 3 bin dolar daha ödüyorsunuz. Nişan sürmez ayrılırsanız 3 bin dolar (yaklaşık 122 bin lira) geri ödeniyor ama 300 dolar kayıt ücreti yanıyor. Geri ödenmiyor. Benim tandığım İngiltere’de eğitim görmüş bir iş insanı bu şekilde 3 gün 3 gecelik bir düğünle rüya gibi bir düğün yaptı. Ajansın ona sunduğu eş adayı din, kast hatta kariyeri bile aynı olan bir kadındı” dedi.
BURADA YAKILABİLMEK İÇİN SOKAKTA DİLENİP PARA BİRİKTİRİYORLAR’
Yerel halkın dünyanın en mütevazı ve yardımsever halklarından biri olduğunu dile getiren Kadriye, “Tabii kötü insan her yerde var ama ben çok mazlum ve iyi niyetli insanlar ile tanıştım. Beni en çok etkileyen karşılaşma sokakta yaşayan insanlarla oldu. Hindistan’da toplam 100 milyon insan sokakta yaşıyor, doğuyor, büyüyor ve ölüyor. Dolayısıyla gece sokakta hayat, kaos ve gürültü bitmiyor sadece biraz azalıyor. Beni en çok etkileyen şey, bu insanların hiçbir şeyleri olmadan sokakta yaşamaları değil de bu denli fakir olmalarının sorumlusunun yine kendileri olduklarını düşünmeleri. Yaşadıklarını kendisinin bir önceki yaşamında kötü bir insan olmasına, Tanrı’nın onu cezalandırmak için böyle bir hayata getirmesine bağlıyor” diyerek şunları söyledi:
“Hijyen konusuna gelirsek, Türkiye ve Hindistan’ın temizlik anlayışları çok farklı. Bunu zaten filmlerden bildiğim için kabullenerek gidiyorum. Bol bol alkollü mendil, maske taşıyorum. Sokaklardaki o manzaralardan kaçamıyorum ve görmeye zamanla alışıyorum çünkü kadim kültürün keşfine dalıyorum ve önceliklerim yer değiştiriyor. Yine de çok temiz restoranlar ve oteller bulabiliyorum. Üstelik bunlar illaki lüks yerler değil. Hindistan ciddi bir yoksul halk barındırırken aynı zamanda kalabalık bir orta sınıf ve zengin sınıfta barındırıyor. Dolayısıyla mahalle değiştirip istediğiniz seviyede bir otel ve restoran bulabiliyorsunuz.”Hindistan’da gördüğü en çarpıcı manzarayı sorduğumuz Kadriye sözlerini, “Bu şehirde, ölü yakma yerlerinde yakılabilmenin bedeli yaklaşık 200 dolar (yaklaşık 8 bin lira). Bu para milyonlarca Hindu için oldukça yüksek bir meblağ. Yani ülkenin bir ucundan gelmiş insanlar sadece 200 dolar biriktirip Tanrı’ya kavuşabilmek için hayatları boyunca veya hayatının bir dönemi sokakta dileniyor. ‘Varanasi’ye ölmek için geldim, lütfen yakılmama yardımcı ol’ diye sizden para istiyorlar. Hatta şehri gezerken sayısız sadaka kutusu göreceksiniz. 200 dolar tutmasının sebebi bu paranın aslında tapınaklara ödenmesi, yakım için çalışan kişilere para ödeniyor. Ayrıca cenaze yakılırken 3 ayrı odun aynı anda kullanılıyor mango ağacı, sandal ağacı vb. gibi. Cenaze yakınları odunlarını kendileri getiremiyor, alandaki satılık odunlardan kiloyla almak zorundalar. Para tutan şeyler bunlar. Tüm bunlar beni çok etkilemişti” diyerek noktaladı.